ben mi? evet...
bir gün çıkıp gideceğim kapıları, evleri, dergileri, hüzünleri bırakarak...
bir çiçek merhaba diyecek...
hoşgeldin diyecek dağ...
orman gülümseyecek...
anımsayışların, bekleyişlerin, ümitlerin ya da ümitsizliklerin
hırsların, yarışların, tasaların kalktığı yerde
tam anlatının, salt anlatının kaldığı yerde başlayacak şiir...
hiç kimseye seslenmeyen, kendi kendine yeten sadece...
kendi mantığı; kendi güzelliği içinde tutarlı...
ama halkın yaşantısı girecektir oraya, çünkü yaşayan büyük
bir şeydir halk...
deniz ve ufuk girecek, karınca yuvaları, gökyüzü, kozalaklar
ve kopuk ve artık hasetsiz bir aşk...
yani sevişmek denizle, koşulsuz, önyargısız, hesapsız...
yani uzanmak ve düşünmek binlerce yıl..
doğan, ölen ve yaşayan şeyleri...
doğumu, ölümü ve yaşamayı
yani dingin ve büyük olan herşeyi anlatmak...
ben mi?evet. çıkıp gideceğim bir gün...
tasasız, gözyaşsız, geride birşey bırakmadan ve birşey beklemeden
ilerde...
sadece yağmur sularından pırıl pırıl bir yürek
artık kendi kendinin anlamı ve nedeni olan bir yürekle...
4 yorum:
Kişinin yüreğinde gitmek fikri varsa gider mutlaka.Ya bilinmeze ya da bilinir bir menzile.Ama gideceği yeri kendinin bilmesi özgürlüğü mutlu eder insanı.Resmin, bedeniyle oturduğu mekana, beyniyle gideceği mekana ait kişi görünümünü çok güzel yansıtmış ellerine sağlık.
Tanıştığım ilk ve son şair. Bir şiir emekçisi.
Çok gittim, kimi zaman defteri, kimi zaman düşleri kimi zamnanda kapıları kapatarak... Değişmedi gördüklerim, hayallerim...
Çünkü kendimi geride bırakamadım giderken...Yakama yapışmışım bıraktıramadım...
Okurken bunlar geçti içimden...
Gülgün, yazıda resimde çok güzeldi, sevgimle...
gitmeler hep boşa..içimizdeki benlerden kopmadıkça...
resim harika...
Yorum Gönder