Şimdi,delirerek yaşadığım çoğulculukların yalnızlıklarındayım.Şimdi,aynı mekanın değişik zamanlarındayım.Şimdi,yok olanların seyrindeyim.Sonsuz ağır taşlar gözyaşı,ben grilerdeyim.
Bir tuş inerken beş tuş kalkıyor,olga piyano başında iken ben,geçmişin melodisindeyim.
Dışarıda yeşil maviye ulaşmış,mavi penceremde sınırlı,bense sınırsızlığın geçmişindeyim.
Bu mekanda yaşananların bir pencere kenarı bakışı ile noktalandığının şu an farkındayım.
Tüm dillerin ortak kelimeleri piyano tuşlarında,bense türkçe'deyim..Doluluğun boşluğuyeni açılımlarımda özgürlüğümdedir.
Seni senden alan arılar,ağulu çiçeğin deli balındalar.
Sen,kirli denizlerin terk edilmişliğin insansızlığında bağlı gemi.Bense kirlenmeyi duymadan yoğunlaşan,kara görmeyen dipsiz okyanus kıyılarında fırça-kalemlerdeyim.
Esip de serinletmeyen suyun rüzgarı,bir peri kızı rüyasında.
Şelaleler beş metre çizebildiğimce benim.Şelaleler yüz-iki yüz-beş yüz-bin metre,ulaşamadığım.
Şimdi piyano dost Vasıf'ı var etmekte.Oysa ben,çıplaklığın yalınlığında yalnız.Tuşların vuruş gücü azalarak inmekte kıyıya,deniz fırtınalı,sıfır kilometre bin metre anlamsızlıkta yuvarlanan son değil,ilkbahar yaprağı.
Neler düşünebilir,neler yazıp çizebilirim?Sessizliğimin içindeki fırtınaya anlatamazlıkların sahibi olabilir miyim?Bilmem diyemem.Bilirim üstelik.Yaşamımca bilir,inanmam,yaşanılanın yaşanılmayan düşten farklı olmadığını.Kuşların kanatları telefon tellerinde yorgun.Tuşların dehşet sesi bilinen ötesi,Vasıf piyanoda,sesler bilinenin ötesinde.Kibirli,tepkili,sancılı sali.
Sesler kelimelerimde şaşkınlık,sesler duygularımda unutulmuşluk ve de sesler yalnızlığımda uyaran korku.
İlk kalem izi sırtımda bir siyah leke,grileşerek çoğalıyor,grilerden beyaza.Renk katacağım size,siz gibilere renk katacağım,insana.Griler anlamlaşacak.
Sabina"Sali Bey" diyor."kalacaksın burada".Babası Rusça bir şey diyor,hepsi sevgiden,benden yana,anlıyorum.Anlıyorum.
Kalamıyorum ne kendimde ne onlarda.Kalamıyorum duraklarda.Akış anında araba frensiz yokuş aşağıya.Nerede,nasıl ve ne zaman sonuçlanır bu acı gezinti?Bilmek istemediğim.Olga piyanoda bir dik inişte,Olga piyanoda bir sessizlik çalgısında,dışarıda yeşil maviye uzanmakta, şimdi acılı çiçeğin deli balı,kalem elinde,yüreğine batan bir bıçak yaşamında.
Bulutlar dolunaysız henüz.Dolunay geldiğinde bulutlar içime akacak,seni geçtiğimiz yollardan taşıyarak...
Bir tuş inerken beş tuş kalkıyor,olga piyano başında iken ben,geçmişin melodisindeyim.
Dışarıda yeşil maviye ulaşmış,mavi penceremde sınırlı,bense sınırsızlığın geçmişindeyim.
Bu mekanda yaşananların bir pencere kenarı bakışı ile noktalandığının şu an farkındayım.
Tüm dillerin ortak kelimeleri piyano tuşlarında,bense türkçe'deyim..Doluluğun boşluğuyeni açılımlarımda özgürlüğümdedir.
Seni senden alan arılar,ağulu çiçeğin deli balındalar.
Sen,kirli denizlerin terk edilmişliğin insansızlığında bağlı gemi.Bense kirlenmeyi duymadan yoğunlaşan,kara görmeyen dipsiz okyanus kıyılarında fırça-kalemlerdeyim.
Esip de serinletmeyen suyun rüzgarı,bir peri kızı rüyasında.
Şelaleler beş metre çizebildiğimce benim.Şelaleler yüz-iki yüz-beş yüz-bin metre,ulaşamadığım.
Şimdi piyano dost Vasıf'ı var etmekte.Oysa ben,çıplaklığın yalınlığında yalnız.Tuşların vuruş gücü azalarak inmekte kıyıya,deniz fırtınalı,sıfır kilometre bin metre anlamsızlıkta yuvarlanan son değil,ilkbahar yaprağı.
Neler düşünebilir,neler yazıp çizebilirim?Sessizliğimin içindeki fırtınaya anlatamazlıkların sahibi olabilir miyim?Bilmem diyemem.Bilirim üstelik.Yaşamımca bilir,inanmam,yaşanılanın yaşanılmayan düşten farklı olmadığını.Kuşların kanatları telefon tellerinde yorgun.Tuşların dehşet sesi bilinen ötesi,Vasıf piyanoda,sesler bilinenin ötesinde.Kibirli,tepkili,sancılı sali.
Sesler kelimelerimde şaşkınlık,sesler duygularımda unutulmuşluk ve de sesler yalnızlığımda uyaran korku.
İlk kalem izi sırtımda bir siyah leke,grileşerek çoğalıyor,grilerden beyaza.Renk katacağım size,siz gibilere renk katacağım,insana.Griler anlamlaşacak.
Sabina"Sali Bey" diyor."kalacaksın burada".Babası Rusça bir şey diyor,hepsi sevgiden,benden yana,anlıyorum.Anlıyorum.
Kalamıyorum ne kendimde ne onlarda.Kalamıyorum duraklarda.Akış anında araba frensiz yokuş aşağıya.Nerede,nasıl ve ne zaman sonuçlanır bu acı gezinti?Bilmek istemediğim.Olga piyanoda bir dik inişte,Olga piyanoda bir sessizlik çalgısında,dışarıda yeşil maviye uzanmakta, şimdi acılı çiçeğin deli balı,kalem elinde,yüreğine batan bir bıçak yaşamında.
Bulutlar dolunaysız henüz.Dolunay geldiğinde bulutlar içime akacak,seni geçtiğimiz yollardan taşıyarak...
1994
Edirne
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder