5/01/2009

Yalnızlık/Michael De MONTAIGNE denemeler

Yalnız yaşamanın bir tek amacı vardır sanıyorum; o da daha başıboş, daha rahat yaşamak. Fakat her zaman, buna hangi yoldan varacağımızı pek bilmiyoruz. Çok kez insan dünya işlerini bıraktığını sanır; oysaki bu işlerin yolunu değiştirmekten başka bir şey yapmamıştır. Bir aileyi yönetmek bir devleti yönetmekten hiç de kolay değildir. Ruh nerde bunalırsa bunalsın, hep aynı ruhtur; ev işlerinin az önemli olmaları, daha az yorucu olmalarını gerektirmez. Bundan başka, saraydan ve pazardan el çekmekle hayatımızın baş kaygılarından kurtulmuş olmuyoruz.



Ratio et prudentia curas,

Non locus effusi late maris arbiter, aufert. (Horatlus)

Dertlerimizi avutan akıl ve hikmettir,

O engin denizlerin ötesindeki yerler değil



Ülke değiştirmekle kıskançlık, cimrilik, kararsızlık, korku, tutku bizi bırakmaz.



Et post equitem sade atra cura. (Horatius)

Ve keder, atımızın terkisine binip gelir.



Onlar manastırlarda, medreselerde bile peşimizi bırakmazlar. Bizi onlardan ne çöller kurtarabilir, ne mağaralar, ne de bedenimize ettiğimiz işkenceler



Haeret lateri letalis arundo. (Virgilius)



Öldürücü yara bağrımızda kalır.



Sokrates'e birisi için, seyahat onu hiç değiştirmedi, demişler. O da: Çok doğal, çünkü kendisini de beraber götürmüştür, demiş.



Quid terras alio calentes

Sole mutamus? patria quis exul

Se quoque fugit? (Horatius)



Niçin başka güneş başka toprak ararsın?

Yurdundan kaçmakla kendinden kaçar mısın?



İnsan önce içindeki sıkıntıyı dağıtmazsa yer değiştirmek daha fazla bunaltır onu: Nasıl ki yerine oturmuş yükler daha az engel olur geminin gidişine. Bir hastaya iyilikten çok kötülük edersiniz yerini değiştirmekle. Hastalığı azdırırsınız kımıldatmakla, nasıl ki kazıklar daha derine gidip sağlamlaşır sarsıp sallamakla. Onun için kalabalıktan kaçmak yetmez, bir yerden başka bir yere gitmekle iş bitmez: İçimizdeki kalabalık hallerimizden kurtulmamız, kendimizi kendimizden koparmamız gerek



Rupi jam vincula dicas;

Nam luctata canis nodum arripit; attemen illi,

Cum fugit, a collo trahitur pars longa catenae. (Persius)



Kırdım diyorsun zincirlerini;

Evet, köpek de çeker koparır zincirini,

Kaçar o da, ama halkaları boynunda taşıyarak



Zincirlerimizi götürürüz kendimizle birlikte; tam bir özgürlük değildir kavuştuğumuz; döner döner bakarız bırakıp gittiğimize; onunla dolu kalır düşlerimiz.



Nisi purgatum est pectus, quae prelia nobis

Atque pericula tonc ingratis insinuandum?

Quantae conscindunt hominem cuppedinis acres

Sollicitum curae, quantique perinde timores?

Quidve superbia spurcita, ac petulantia, quantas

Efficiunt clades? Quid luxus desidiesque? (Lucretius)



İçi arınmamışsa, neler bekler insanı,

Kendi kendisiyle ne savaşlar eder boşuna!

Tutkuları içinde ne kemirici kaygılar.

Ne korkular içinde kıvranır insan!

Ne çöküntüler yapar bizde gurur, şehvet,

Öfke, gevşeklik ve tembellik!



Kötülüğümüz içimizde bizim; içimizse kurtulamıyor kendi kendisinden.



In culpa est animus qui se non efiugit unquam. (Horatius)



Ruhun derdi içinde ve kaçamaz kendi kendinden.



İnsanın, olanak varsa karısı, çocuğu, parası ve hele sağlığı olmalı, ama mutluluğunu yalnız bunlara bağlamamalı. Kendimize dükkanın arkasında, yalnız bizim için bağımsız bir köşe ayırıp orada gerçek özgürlüğümüzü, kendi sultanlığımızı kurmalıyız. Orada, yabancı hiçbir konuğa yer vermeksizin kendi kendimizle her gün başbaşa verip dertleşmeliyiz; karımız, çocuğumuz, servetimiz, adamlarımız yokmuş gibi konuşup gülmeliyiz. Öyle ki, hepsini yitirmek felaketine uğrayınca onlarsız yaşamak bizim için yeni bir şey olmasın. Kendi içine çevrilebilen bir ruhumuz var; kendi kendine yoldaş olabilir; kendi kendisiyle, çekiş dövüş, alışveriş edebilir. Yalnız kalınca sıkılır, ne yapacağımızı bilmez oluruz diye korkmamalıyız.



In solis sis tibi turba locis (Tibulhıs)



Issız yerlerde kendin için bir evren ol



Erdem, der Antishenes, kendi kendisiyle yetinir; ne kurallara baş vurur, ne laflara, ne gösterişlere.

Yapmaya alıştırıldığımız işlerden binde biri bile kendimizle doğrudan doğruya ilgili değil. Bakarsınız bir adam canını dişine takmış, kurşun yağmuru altında, yıkık bir kale duvarına tırmanıyor bütün hıncıyla; bir başkası, karşı tarafta, kan revan içinde, aç susuz savunuyor o kaleyi ölesiye: Kendileri için mi gösteriyorlar bu yararlığı? Uğrunda ölecekleri ve hiç görmedikleri insan belki o sırada kılım kıpırdatmadan keyif sürmektedir. Bakarsınız bir başkası, bitkin, perişan, saçı sakalı birbirine karışmış kitaplıktan çıkıyor gece yansından sonra: Bunca kitabı daha iyi, daha akıllı bir insan olmak için mi karıştırdı sanırsınız? Yok canım sen de! Ya ölecek o kitaplıkta ya öğretecek yarınki kuşaklara Platus'un dizelerini hangi düzenle kurduğunu ve falan Latince sözcüğün nasıl yazılması gerektiğini. Kim seve seve feda etmiyor sağlığını, canını şan şeref için? Oysa kalp bir paradan başka nedir ki şan şeref? Kendi ölümümüzden korkmakla yetinemeyiz; karılarımızın, çocuklarımızın, adamlarımızın ölümünden de korkmak zorundayız. Kendi işlerimizden çektiğimiz sıkıntı yetmiyormuş gibi komşularımızın, dostlarımızın işleriyle de dertlere sokar, bunaltırız kendimizi.



Vah! quemquamne hominem in animum instituere, aut

Parare, quod sit charius quam ipse est sibi? (Terentius)



Vah, vah! Nasıl olur da insan bir şeyi

Kendinden daha çok sevmeye kalkar? (Kitap 1. bölüm 39)




DENEMELER
Michael De MONTAIGNE
Türkçesi: Sabahattin EYUBOĞLU
Cem Yayınevi
29. Basım 1997
Sf. 59-64
.

4 yorum:

Begonvilli Ev dedi ki...

''Denemeler''benim baş ucu kitabımdır. Adına ''Yaşamak'' dediğimiz olgu da denemelerin ta kendisi, öyle değil mi. Aklıma gelmişken bu hafta MONTAIGNE'i tanıtayım kitap sayfamda.Teşekkürler Gülgün..

Mikanayev dedi ki...

Ben dün basladim okumaya. süper bir kitap bu. Daha önce okumaliydım. paylaşım için sag ol!

Şamil Çil dedi ki...

Monteigne ayrıcalıktır. Her sıkıldığımda kendimi kitaplarının sayfalarına bıraktığım bir deniz gibi. Samimiyet, ikilem, yaşam, edebiyat ve felsefe bir okur yazarından daha başka ne isteyebilir ki?

HEDEFTEKIYOLLAR dedi ki...

monteigne,, bir düsünce ve yasama bicimlendiren iyi bi filozof,, buna ragmen insnin kendisiyle olan celiskileri yasam sürecinin hep icinde olmustur zaten bu tür duygulari bu sartlarda üretmek mümkün ,, kitaplar aldatmayan dostlardir, sadece israrci degil bir bayanin erkegine yaptigi gibi,,