"Biz dev bir ağacın ufacık bir yaprağı üzerindeki küçük küçük kurtçuklarız zorba.Bu küçük yaprak bizim yer yuvarlağımızdır,ötekilerde gecenin içinde sallandıklarını gördüğün yıldızlardır.Biz küçücük yaprağımızın üzerinde sürünüyor ve onu hırsla araştırıyoruz,kokluyoruz.Bize güzel kokuyor ya da kötü kokuyor.Tadına bakıyoruz,yenilebilir buluyoruz.Vuruyoruz,sanki canlı birşeymiş gibi çığlıklar atıyor.En korkusuz olan insanlar yaprağın ucuna kadar varıyorlar,bu uçtan gözlerimizle kulaklarımız açık olduğu halde kaosa eğiliyoruz.Ürperiyoruz.Altımızda ki korkunç uçurumu görüyor,dev ağacın öteki yapraklarının çıkardığı gürültüyü uzaktan uzağa duyuyor,özsuyun köklerinden yükselip yüreğimizi kabarttığını kavrıyoruz.Böyle bir uçuruma eğilmiş bir halde de bütün bedenimiz ve bütün ruhumuzla korkunun içimizi kapladığını anlıyoruz.O andan sonra artık -şey- başlar..."
Durdum demek istiyordum ki:o andan sonra artık şiir başlar.Ama Zorba anlamayacaktı.Sustum.O hırsla sordu:"Ne başlar?"
"...büyük tehlike başlar Zorba,bazılarının başı dönüp sayıklar,bazıları korkup yüreklerini sağlamlaştıracak bir karşılık bulmak için çırpınır ve buna Tanrı derler;bazıları da yaprağın kenarında uçuruma sakin sakin korkusuzca şöyle der-hoşuma gidiyor."
Kazancakis"Zorba"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder