aşk örttükçe üstümüzü
fail-i meçhuldür kanımız
ey şehrin tutulan ay'ı
karanlığın
nasıl benziyor karanlığına dünyanın
kör ve beyaz
şeytanın defterindeki lanet
bulaşıyor şehrimize
kimliksiz dolaşıyor cinnet
ona açılan pencereleri kapatın
sürgüleyin kapıları
ne ki
eflatun renkli kadınlar
kaldırımdan
geçiyorlar işte
simsiyah çarşafları
bırak beni
soluğumun rüzgardan atları koşuyor
tutayım
yağmurda ıslanıp zatülcemp olayım
bırak beni
şaşkın sevgililer
saçak altlarında üşüyor
yağmurun ihanetine bir anlam bulayım
bırak beni
temiz denizlere bulaşmış balıkçı
teknesine tutunayım
yoksa şehirlerim yanacak
içinde muş'un olduğu
toprağın altındaki solucan
üstündeki koza yanacak
ve bir enkaz bile kalmayacak
kül olan şiirlerden
bırak beni yar
yarın kıyısında kör bir kuşum
kartallara terk etti kavmim her şeyimi
ne bir anı
ne albümde fotograf bırakacağım
her şey bedenimin içinde
uçurumlar alacak bedenimi
yaşadıklarımdan uzaktayım tut,
Sonra istersen bırak beni.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder