7/17/2008

Umut Deplasmanına Otobüs:Beleş/Ömür Hıncal

...it gibi titriyordu. Gece gündüz hayalini kurup, gece düşüne yattığım bir sevdaya soyunmuştum yine; börtü böcek bile ezberlemişti artık türkümün adını. Kudurmuş köpek gibi saldırıyorduk gecenin bağrına bağrına. Amansız ve acıklı bir türkünün peşinden yıllardır koşturmak her normalin yapacagı zikir değildi aslında. iki renk uğruna hangi normal gider kendini harabeder, adına deplasman dedikleri fakat asıl anlamı yari görmece eylemi olan yolculuğa. Gün bugünmüş ya sabah erken uyanıp taktım hiç takmak ıstemediğim, kıyamadığım atkıyı boğazıma; düştüm yarin yollarına. Fırtınalarla geçmiş bir tarihin izlerini taşıyordu hala bağrında İstanbul; bir yanda Ayasofya, bir yanda Topkapı sarayı, bir yanımda ise dünyaların merkezi, iki tepe arası koyak; Beşiktaş. Semt tabirini ona yüklemek yıllardır yanlış olsa da semt kültürü hala çarşı içindeki esnafın muhabbetinde gizli aslında. Gemi gelmiş iskeleye, yanaşmış. insanların kimisi telaşlı, kimisi sarmaş dolaş, kimisi de bana imrenmekte; sol elimde sigara, sağ elimde çay şeklimi görüp de. İmrenilecek kadar da güzel içmem aslında çayı ve hatta şeker bile atmıyorum içine. Fısıltılar gelir kulağımıza mahallenin en güzel hatunu hakkında. Dedikodu dediğin de mahalle arasında yapılandan olsa da, camdan meraklı çocuklar gibi dinlesek, hani annem; ”Gir ulan içerı eşşek sıpası!” dese. Zemheri toprağa aha da yeni düşmüştü o gün fakat gönlüme kor düşürdü anlattıkları. Saçının güzelliği, sırma oluşu ve katran gibi siyah oluşu; teninin bembeyaz anasütü gibi kutsal, helal oluşu. Mahallenin en güzel kızı Akaretler’de oturmaktaymış. Duyduklarıma göre pek nazlı ve mahurmuş tesbitlerim üzerine. Hani görürsün de, fonda çalmaya başlar ya Sezen ufaktan ufaktan... Tıngır mıngır iner buz bardağa, sonra rakı örter üstünü üşümesin diye buz. İşte o film karesi canlandı onu görünce zihnimde. Kaldırın duvarları kavuşsun halklar birbirine dercesine hasret bırakıyordu kendine o köhne duvarların ardında mahallenin en güzel kızı. Alınan dedikodulara göre hafta sonları Dolmabahçe kenarındaki aşıklar parkına inermiş o mahur güzel. O güzellik, o beyaz tenin, helal tenin üstüne simsiyah zülüflerin taranırken ahengini görmeye onbinler geliyormuş Dolmabahçe sırtlarına. Nice şarkılar türküler, nice laflar patlamış uğruna. Her gelişinde alemin prensesi geliyor diye tempo tutarlarmış hep bir ağızdan. Hatun nazlı ya, çıkmaz hemen meydana. Eh durur mu aşıklar; başlarlarmış elleri üç kere şaklattıktan sonra adını anmaya ve hafıften narince süzülür gelirmiş aşıklar parkının ortasına. Nazikçe selamladıktan sonra aşıklarını yavaştan başlarmış dans etmeye. Aşıklarının söylediği türkülerine ritm uydurduğu nadir görünürmüş aslında. Kızar mı, bıkar mı, usanır mı aşık sevmekten? Her hafta yolunu gözlermiş; her hafta bıkmadan, usanmadan türküler.
Ben, dedim; şu el kadar yüreğime nasıl sığdırayım bu sevdayı diye kendimi satarken, çarşı içinde sevmeyi öğrendim seni. Balık kokan meyhanelerinde geçerken ömrüm, arnavut kaldırımlarına yansıdı siluetin ve dört bir yana yansıyordu güzelliğin. Sayende rokayı bile sever olmuştum artık. Umutların arasından umut tutmayı öğretmiştin bana; takıp ucuna oltamın küçük umutları. "Büyük balık küçük balığı yutar" hesabı, büyük umut küçük umudu yutacak mı diye umut edip sallardım her senebaşı umutlarımı umut denizime. Gün gelir çektiği tek umut genzimde boğulan olsam da, bırakmadı; ufak yaşta delilik edip düşmüşüm yoluna haberim yok. Hani yüreğinin götürdügü yer derler ya oraya gitmişim; çocuk başımayım daha. Yeni hatırladım hayat hakimi müebbed verince. Sonradan göndermişler celp kağıdını mahkemeden; tam da delikanlı çağımıza rastgeldi hani. Uğruna müebbed yemişiz güzelim sen hala gönül eğlendirmektesin. ”Oğlum Ömür” dedim kendi kendime; ”Yolu yok çekeceksin; isyanın sitemin faydası yok; kaderın böyle. Yol belli, eğ başını, usul usul yürü şimdi”. O gün bugündür usul usul yürüyoruz işte. O zamandan beri her ayrı kalışım senden deplasman, her yürek atışım adındır ve böceklerin söylediği o şarkı ise;
Bir umuttur yaşamak bil
seveceksin inadına!
yüreğin kan ağlasa da
güleceksin inadına!

Beşiktaş taraftarı asla umutsuz kalmaz...
Bu yüreğim beş para etmez içindeki sen olmasa. Ben ancak kanayarak özlüyorum seni; sense kanata kanata bıkmadın beni..


HALKIN TAKIMI DERGİ

Hiç yorum yok: